31 Mayıs 2012 Perşembe

siz hiç içinizde kendinizi aradınız mı? oysa ki kim haklıydı?(!!)



ateşi görüyoruz! bu inanılmaz bir şey olmalı diyoruz yaklaşıp izliyoruz sonra yetmiyor iyice sokulup hissetmek istiyoruz hatta sarılmak istiyoruz tüm benliğimizi kaplasın tepeden tırnağa sıcağını vücudumuza yaysın istiyoruz..
belki de sadece o heyecanı seviyoruz.
sonra ateşe dokunuyoruz!
ufffff.. ellerimiz yandı. nasıl yanıyor anlatamam.
derisi gerildi kızardı. orası bedenimden ayrıldı sanki. ama yok yok bu ayrılmışlık değil.
elleri acıyor. acıdıkça acıyor.
buz koymak gerekir evet yapıyoruz ama nafile su topluyor.
hemen su topluyor içinde ve derisi şişmeye rengini değiştirmeye başlıyor
sonra ya o çirkin baloncuğu (ben gibi) patlatıyoruz ya da inmesini bekliyoruz.
neticede yara oluyor
geçmiyor...
sonra izi kalıyor.
gergin bir deri, vücudun diğer kısımlarından daha farklı ve çirkin bir renge sahip görüntü!
hiç güzel durmuyor.
cıssss! oldu işte....

(...)

başkalarındaki aşkı beğeniyoruz. filmler izliyoruz
hatta her filmde her kitapta mutlaka olmazsa olmazdır aşk!
aşk yoksa olmaz izlenmez okunmaz.
orda başlıyoruz aşka hayran olmaya
önce uzaktan izliyoruz. sonra yaklaşıyoruz
farkında olmadan ateşin içinde oluyoruz
pardon aşkın.
gerçi ne fark eder ki?
ateş-aşk aynı şey...
içindeyken her şey muhteşem... ta ki can acımaya başlayana kadar..
sonra can acıyor
acıyan yerler renk değiştiriyor
sonrası malum büyü bozuluyor.
paaatttt! artık o ihtişam bitti.
geriye ise o rengi değişmiş solmuş bir yüz
solgun bakışlar
hatta düşünsel bakışlar...
peki hata kimde?
ya da kişiyi saran melankoli kimin eseri?
o salak sevgilinin mi?
yoksa benliğinden uzaklaşan bizlerin mi!!!
cevabı vermiyorum. ama biliyorum.
sizlerde biliyorsunuz.
o ateşin göz kamaştıran ihtişamını ve sonrasındaki acısını....

hadi dostlarım zaferlerimize içelim bu gece... hatta kadehlerimizi eski BEN'liğimize kaldıralım bakalım o büyük değişimi görelim. üzülelim ve bir yudum daha alalım ama bu seferki daha sert, daha güçlü....

25 Mayıs 2012 Cuma

yok olmadık aslında bahanelerimiz var bizim ;)



Epeydir giremiyoruz bunu çok iyi bilmekteyiz. Ama bizi suçlamadan önce bir sormalısınız neden kızlar neden diye.. Evet şimdi sırada bahaneleri teker teker sıralamak var :p 


yay kadını olan ben mimlenmekten korkarken kendi blogumda takılıp kalmaktaydım (: tabi bu süreçte hiiç boş durmadım ve dedikodu çantamı tıka basa doldurdum hemde sağlam malzemeler ile. bir sürü kişiyi çekiştirebilirim hatta hemen başlayım; sınıf arkadaşlarımızdan birisinin lezbiyen olduğunu öğrendiğimizde bize "şaka" adı altındaki dokunuşlarının şaka olmadığı gerçeği ile yüzleşmiş olduk, iş yerimdeki kadın patrona yazıyordu ve muhtemelen adam onu yatağa atıyordur, sadece patronda değil diğer firma sahipleri ile arasında bir şeyler vardı kısaca hatun kaşardı! eski sevgili numarasını gizleyip aramalara devam ederken ben mutlu mesut hayatıma devam ediyordum. saçlarımın rengini değiştirmeye karar verdim ancak rengini sonuçlandıramadım sanırım yine anlık karar ile hareket edeceğim. aşk bana iyi geliyor bunuda söylemeden geçemem sanırım! leopar desenine fazla ilgi duymaya başladım galiba büyüdüğümün göstergesi bu durum ;) neyse canlarım ben sözü balık kızına veriyorum ve hızlıca kaçıyorum :)

Öncelikle efenim balık kadını olan ben burcumun da en birinci özelliklerden biri olan bunalımlı zamanlarımın içinde yüzmekte, gözlerimi bulduğum her boşluğa dikerken yalnızlığım ile mutlu mesut bir ilişki içinde yaşamaktaydım. Tüm bunlar olurken itiraf etmeliyim ki blog ile ilgilenmek aklıma bile gelemedi. Ancak bu bitmek bilmeyen bunalım zamanlarında değişen beni fark ettim. Gerçekten de son zamanlarda kendimi tanıyamaz hale gelmişim. Sakin, pamuk gibi, ılımlı ben gitmiş yerine sinir küpü suratsız biri gelmiş. (Bu hallerimin sebepleri başka bir blog yazıma konu olsun.) Sinirimi buz dolabı ile yakınlaşmalarım ile dindirmeye çalışmalarım sonucunda ise kilolarıma kilo eklemişim. Bu durum beni çok üzdü. Dünya çok kötü bir ye oldu. Bende kararlar aldım. Öncelikle en kısa sürede spora başlayacağım buzdolabımın üzerimdeki kötü etkilerinden kurtulacağım. 

Ayrıca geçen zamanlar içinde yay kadını hasta bir kız oldu. Üzüldüm ben onun için.. İlaçlar, iğrenç tatlara sahip bitki çayları, nefis çorbalar sonucu onun iyileşmesini sağladım. O an mutlu bir kızdım. Değer verdiğim birisi için çabalamama işe yaradığımı hissetmem eklenince gerçekten de çok mutlu oldum. Artık dünya daha güzel bir yerdi. Sanırım şimdi de ben hasta bir kız olacağım.. 

Kendimden bahsetmekten çekinen ben için şimdilik bu kadar yeterli sanırım.. Uyumak istiyorum ama kendimi kandırmamalıyım. Biliyorum ki uyuyamayacağım. Her yerde her şekilde uyuyabilme yeteneğine sahip yay kızının aksine ben çok uykum olduğu zamanlarda bile uyumak için çaba harcamak sorunda kalıyorum. Kötü bir durum. Kimse böyle şeyler yaşamamalı..




Şimdilik 'hoş'ça kalın...

10 Mayıs 2012 Perşembe

yay kızı tekrar döner :)



vuhhhuuuu! ne kadaaaa zaman olmuş yazamayalı!
bakın yazamadığımın nedenleri olduğunu burda gizli bir mesaj ile belirtiyorum :)
evet hanımlar beyler.
başıma gelenlerrrr bir duysanızzz ohhooo..
dersiniz ki iyi misin kardeş :)
yok yok abarttım ama vallahi yenilikler oldu.
mesela yine aşık oldum ben. bu seferki dövmeli kaslı fln bir tip
yani gayet hoş.
en azından ben hoş buluyorum. ve en önemlisi paranoyak tiplerden değil
değiştirme merkezli olmamasıda yanında cabası :)

bu arada bi kaç salak hatun var fena canımı sıkıyorlar. biri beni sevgili sevgilimden ayırmak için emek harcar diğeri iş yerinde konumumu çalmak iç! ahhhh hanımlar siz yok musunuz ayollll!
ama bende hatunum yani şeytanla aram mikemmeldir;)
mesela onlar için aklımdan geçirdiğim ve uygulamaya sokmadığım eylemler dizgesini bir duysanız
çok fenayım çoook!

24 Mart 2012 Cumartesi

İki BALIK aynı denizde unuturlarmış birbirlerini..



Balık kadınıyım ben..
Hani şu burç muhabbetleri açıldığında zamanlarda ‘ahh canım balık mısın sen’’ şeklinde tepkiler verilen burca mensup kişilerden..
Sizler de bilirsiniz ki vardır balık burcunun insanlar arasında  öyle ezik bir durumu..
Balık demek saf demektir, süzme demektir, uzun söze pek de gerek yoktur aslında..
Balık demek bildiğin salak demektir işte J
Kolay kandırılandır, kafasına vur ekmeğini al olandır.
Kısacası balıktır ya o, alıktır.
Aaaa ne yazıktır ona, hadi hep beraber şefkat gösterelim, acıyalımdır. 

On iki burç arasında balık burcu duygusallığı ile ün yapmış en birinci burçtur.
Dedim ya balık kadınıyım ben, balık diye..
Balık duygusallığının kadın duygusallığı ile birleşmesi sonucu ekstra bir duygusallık taşıyorum bünyemde..
Dokunsan ağlarım, o kadarım yani J
Haaa bir de hat safhanın ötesinde alınganımdır.
Buluttan nem kapmak için kapalı havayı beklemem.
Güneşin tüm şehri ısıttığı havada insanların sıcaktan mayışma keyiflerini umursayamadan(!)
önce bulutları var ederim gökyüzünde sonra da o bulutlardan kimsenin aklına gelmeyecek gelemeyecek damlaların hepsini nem yapar, kaparım.

Velhasılıkelam o uyumlu görüntümün altında zordur benimle yaşamak efendim hem de ne biçim zordur..
Bir yaşayan bilir.
Şu benimle yaşamak zordur cümlemin içine hassaslığımı katmıyorum bile..
Gayet neşeli olduğum neşem ile neşelendirdiğim bir günde hiç tanımadığım bir amcanın aksayan bacağını görüp, üzerine düşünerek ve düşünceyi geliştirip hisselleştirip derinleştirerek kendime bunalımlar yaratabilir, günü kendime zehir ettiğim gibi etrafımdakilere de zehir edebilirim.
Hamile bir kadın görüp, gördüğüm o tek sahneye sonu başı birbirinden farklı senaryolar yazıp ağlayabilirim.
Evet, evet bunların hepsini ben tek başıma yapabilirim.
Son olarak tüm bu özelliklerimin yansıması olan kırılganlığım vardır ki hiç sormayın..
Kırılabilirim ben hemen hemen her şeye.. 
Kırıldığım insanları suçlayabilsem yine neyse..
Suçladığım bütün kırgınlıklarımın sonuçları kendimi suçlayarak ve kendime kızıp son nokta olarak da kendime kırılarak vuku bulur.
Anlayacağınız kendi dünyasında yaşayan, gözü hep uzaklara dalan o hafif melankolik ağır çatlak kadınlardanım ben.

(...)

Yakın zamanda uzun zamandır varlığı hayatımda olan bir balık ile aynı denizde yüzme girişimine girdik.


Ahh ahhh! Balık âleminin çok çeşitli cinslerden oluştuğunu biliyordum ve herkesle anlaşabilecek
 –en azından uyum sağlayabilecek diyelim-
bir balığın sade ve sadece kendi aleminin farklı bir cinsli anlaşamayacağını çok çok çok iyi biliyordum.
Bilmek yetmedi ki balıklar aleminin farklı cinsten balığı ile aynı denizin içine girdim.
Sonu başından belliydi.
Beceremedik beraber yüzmeyi..
Farklılıklarımızdan ortak noktalar bulmaktı gayemiz, uç noktalarımızdan küçük büyük adımlar ile orta yolda buluşmaktı isteğimiz, beceremedik.

Beraber verdiğimiz karar ile ayrılığı ortak noktamız yaparak küçük bir sarılma eşliğinde dudaklarımızda bıraktığımız küçük öpücüğümüz ile veda ettik birbirimize..

Evinden çıkıp evime giderken üzgündüm.
Kırgınlığımı ise, iç rahatlaması derinden aldığım nefes sesi suretinde bastırmıştı bile..  
Kızmadım ona..
Beni sevdiğini zannetti..
Hatta belki kendince sevdi.
Ama herkesin sevgi kabı farklı demek ki..
Ortak noktamızda haklıydık ikimizde!
O beni kırar ben ise onu yorardım.

(...)

İki balık aynı denizde unuturlarmış birbirlerini..

İstedikleri ilgiyi birbirlerinden beklemek ile kalmayıp sakınırlarmış bir de birbirlerinden..

Korkarlarmış birbirleri suretinde en çok kendilerinden..

Hem  BALIK baştan kokarmış..  
Ve kokulara duyarlı olunmalıymış.

Bu balık kadını huzurunuzda bırakırken boş kağıda içinden geçenlerini bir de şarkı paylaşmak ister sizler ile..

Şimdilik ‘hoş’ça kalın..
Mutlu kalın…


12 Mart 2012 Pazartesi

Kuzey gibi adamlara aşık olup hep Güney gibi yavşaklara denk geliyoruz ne iş?

pinkfreud okuyanlardanız bizlerde. en son geçenlerde söylediği söz bize evet evet neden? hıııı neden? sorusunu sordurttu..

"Kuzey gibi adamlara aşık olup hep Güney gibi yavşaklara denk geliyoruz ne iş?"

evvvet hanımlar bu konuda niye söylediklerimiz ile davranışlarımız tutarlı değil.. anlayamıyorum. 
herkes yapar bu ideal erkeğin özelliklerinin listesini. yani mutlaka içinden yapmıştır dışından da belki söylemiştir. ya da yazmıştır. 
bense sürekli yapıyorum . istediklerimi yazıyorum söylüyorum ama her ilişki sonrası istemediklerimi öğrenip evet ben bunları istemiyorum diyerek listeyi mantıklı bir hale sokuyorum. yalnız bu noktada ufacık bir sorun var. seçimlerime bakınca liste ile hiç uyuşmuyorlar. (nefes alma özellikleri dışında)
durumum içler acısı bence. 
romantizm fln standart artık yani çoğu erkek aynı düzende yaşıyor bu durumu ama eğlenme işine gelince durum farklılaşıyor. gülerken güldürürken öpüşebilen ya da insanlara aldırmadan kucağına alıp yolun caddenin ortasına döndürebilen bir erkek bulmak bulsan da bu erkeğin iyi biri olma ihtimali çok düşük.
böyle adamların geneli işini bilen fırlama tipler oluyor. 
öyle olunca piçlik yapma ihtimalleri artıyor.
sonuç olarak istediğim efendi bir adam iken gidip elimle seçmiş gibi en çürüklerini seçiyorum elmaların. içlerinde kurtlar kaynıyor piç kurularının!!!!

neyse hafta sonu Olympos yaptık. çok güzeldi tadına doyamadık yine. Olympos güncelerimizi daha sonra anlatırız ben şimdi içimdeki siniri boşaltmak istiyorum

erkek dedikodu yaparmıymış demeyin dedikodunun dibine vuruyor yavşak herifler, erkenden antropoza giresiceler.
hafta sonu eski şerefsiz sevgilicağızıımla konuştuk. konuşunca biraz daha soğuyuverdim.
çok salakmış.
vallahi şimdi kedi ciğer hesabına dönmüş gibi görünmesin .
evet o koca memeli adamdan bahsediyorum. 
her hareketi her lafı falsolu ... at gözlüğü ne kadarda büyükmüş hiç bir sey görmemişim lan.
az salak değilmişim bende. neyse sonuç olarak egolarımı tatmin etti koca memeli şişko oğlan.
bu arada eski sevgililerimin sevgili olduklarını düşündüm de ahahahah sesli güldüm :) 
sizlerde düşünün bi :) 
mutlaka yapın bunu :D:D:D


10 Mart 2012 Cumartesi

bir ilişkiye iki meme yeter:)



amaan tanrıım aldatıldımmmm ooo lallll laaaaa:) evet evet her hatun gibi bende gözümün içine sokula sokula aldatılmışım. 
yani bunu karşımdakinin salaklığından anladım. insan mail kutusunu hiç temizlemez mi:D salak işte. daha neleri varda neyse şimdi hepsini anlatmayım diğer yazılarda bahsederim. 
mesela bu aldatılma vakasını yaşadığım herif öpüşürken uyuyakalmıştı bi gece:) hatta ve hatta göğüsleri o kadar büyüktü ki 80 numara iyi gelebilirdi:)
benimkilerle yarışır durumda idi göğüsleri :)
balık burcu kız kardeşiminde dediği gibi 
"bir ilişkiye iki meme yeter" ! yeter hanımlar..
yeni nesil erkeklerde bir yağlı bir göbeklilerki sormayın. nerde o biscolata erkekleri hııı? 
işte bizlere yapılan bir oyun idi bu en başından beri. 
pazarlarda ön sıraya güzel çilekleri dizip arkadan ezik ve çürümüşleri kesenin içine koyan pazarcılar gibi..
adam kamufle ediyor lan!
o koca memelerini görene kadar hiç düşünmemiştim bu kadar çirkin vucudu olduğunu. 
bu nedenle iyi ki ayrılmışım. 
oh be!
ayrıca bir süre sonra onunla öpüşürken de sıkılmaya başlamıştım. durum gayet feciye gidiyordu ki ilişkinin en başlarında aldattığını öğrendim ve bitti. şimdi daha tatlıyım. 
çünkü egoist olan bu salak herifin dibe batışını izliyor olmak bana keyif veriyor. 
kedi gibi maşşallah ablaları. ohhh misss missssss:) dönsün dolansın egolarım tatmin olsun sonra o yine dönsün dolansın etrafımda yine egolarım tatmin olsun sıkıldığımda gitsin sonra yine gelir zaten 
bu erkekler bumerang gibi. acaba bumerang üreticileri bu oyuncakları üretirken erkeklerden mi esinlendiler düşünmüyor değilim:)
en güzeli de sonrasında tıpış tıpış kuyruklarını sıkıştırıp döndüklerinde fena dalga geçilesi, kıçlarına bir kez daha tekme basılası olduklarını bildiğimden midir nedir bu aldatılma olayının beni mutlu ediyor olması sanırım. 
mazoşist değilim kesssinlikle o ben değilim! cidden değilim. yanlış anlaşılmasın. kimyam müsade etmez hamurumda yoktur. severim kendimi hatta en çok kendimi severim hal böyleyken neymiş mazoşizm? hıı! yaşasın sadizm!!! <3<3<3<3

ayrıca aldatılma ihtimalim olan adamlarla sevgili olduğumu da kim söylemiş! aaa! çok ayıp kızlar. :) 

her hatun gibi bile bile lades denemelerim olmuştur ama mutlaka nedeni vardır. ya adam güzel öpüşüyordur, ya omuzları geniş ve hoştur ya da kullandığı parfüm ve giyinişi yani kısaca bir yanı mutlaka gözümü doldurmuştur. (duygusal durumdan ve kişiliklerinden bahsetmiyorum bile.)

ha yeter mi derseniz elbette yetmez ama olsun böyle özgüveni tavan yapan adamların o salak hallerini rezilliklerini görmek var ya... işte egolarım o zaman tavan yapıyor. 

deneyin görün derim. çok iyi geliyor şu çilek tadındaki ruhuma :)))

bu arada hiç aldatmadım. yani fırsatım olmamışta olabilir ama yapmadım işte.



neyse kız kardeşlerim bu adamların pert hallerini, rezil kepaze hallerini anlatacağım zamanla:)) ama şimdi bu Yay hatunu bloga neden yazdığını söylemek ister. e işin raconu bu. 

internet kurdu kızlardanım facebook ve blogda gayet aktifim hatta twitter bile kullanıyorum. ancak bu kullandığım alanlar gayet mimlenmiş durumda ve takip halinde. durum böyleyken şerefsiz, yawşak herif diye seslenemiyorum kimseye ya da dilimin ucuna gelenleri törpülemek zorunda kalabiliyorum. evet ben bile. yani söylemekten çekinmeyen ben çoğu zaman durduruyorum kendimi. mesela her gün gördüğüm hatuna sen ne kaşarsın diyemiyorum. ya da aynı şekilde davranışlarından hoşlanmadığım bir adama sen ne yawşak herifsin diyemiyorum. veya sinirlendiğimde, çok mutluyken içimden geçenleri dışımdan belli edemiyorum. 

insani durumlar bunlar. yüzümüzdeki maskeleri ruhumuzdakiler kadar kolay çıkartamıyoruz. gerçi ruhumuzdaki maskeleri çıkartırken ne derece başarılıyız bu da başka bir tartışma konumuz olsun. o halde bu durumu yadırgamamak gerek. normal koşullarda küfürlü de konusmam ama burda gayet küfür edebiliyorum rahatlıyorum bu eylemi yaparken. burda bolca dedikodu yapıp zihnimi rahatlatmayı planlıyorum. sizlerle konuşmak bana iyi gelecektir. birlikte dedikodunun dibine vuralım diyorum. 

ne dersiniz?

bence hoş olur. 

sizleri seviyorum öpüldünüz. iyi bakın kendinize güzel kadınlar;)


6 Mart 2012 Salı

Hoş geldik sefalar getirdik bloglamaya:)


Hoş geldik diyerek başlayalım bloglamaya:)


milli marşımız ile başlamazsak ayıp ederiz diye düşündük ve toplanma amacımıza uygun olması nedeniyle bu şirin güzel anlamlı ve bir o kadar içler acısı şarkımızı paylaştık.
bir iki üç derken dört beş altı oldu. iyi ki sayı saymayı erkenden öğrenmişiz. öğrendik öğrenmesine de denklemleri de doğuştan şu güzel aklımıza yerleştirselerdi pek bir hoş olacaktı ya neyse.
denklemleri basit çözümü kolay problemleri tutup çok bilinmeyenli hatta türevin integralin en zorladığı yerlerde arayıp durumu abartıp kekini kabartıp analitik geometriye kadar sokup çözmeye çalışırken yaptık ilk hatalarımızı. 
oysa ki 2+2=4 idi. :) 
ilk bakışta belliydi yani. öyle çetrefilleri zorlukları yoktu. bilinmeyenleri de yoktu. 
biz başka işlemlerle başka yöntemlerle daha zeki olduğumuzu mu kanıtlamak istedik yoksa geldiği gibi mi yaşadık ya da matematik dersimize beden eğitimi öğretmenimiz mi giriyordu bunun hala ayrımında değiliz
ayrımında olsak dön dolaş aynı terane olmaz dimi kardiş?
akıllanırız.
yani olmaz. 
neyse.

Eee o zaman süsleniriz bir güzel püslenir güçleniriz. topukluları giyer renkleri uyum içinde dans ettirir saçlarımızı   bir sağa bir sola savurur güçleniriz. 

yine görüşürüz arkideşlerimiz. biz yine yazarız. hangimiz olduğunu zamanla anlarsınız zaten. bir balık bir yay farkı bariz ben buradayım diye bağırmaya başlar kısa zaman içinde:) 

şimdilik hoş kalın sağlıcakla kalın aldatılmayın aldatmayın çiçekleri sevin çimlere basmayın hayvan kardeşlerimizi de koruyalım he bir de sigarayı az tüketin olur mu canlarım? sizi seviyoruz.