24 Mart 2012 Cumartesi

İki BALIK aynı denizde unuturlarmış birbirlerini..



Balık kadınıyım ben..
Hani şu burç muhabbetleri açıldığında zamanlarda ‘ahh canım balık mısın sen’’ şeklinde tepkiler verilen burca mensup kişilerden..
Sizler de bilirsiniz ki vardır balık burcunun insanlar arasında  öyle ezik bir durumu..
Balık demek saf demektir, süzme demektir, uzun söze pek de gerek yoktur aslında..
Balık demek bildiğin salak demektir işte J
Kolay kandırılandır, kafasına vur ekmeğini al olandır.
Kısacası balıktır ya o, alıktır.
Aaaa ne yazıktır ona, hadi hep beraber şefkat gösterelim, acıyalımdır. 

On iki burç arasında balık burcu duygusallığı ile ün yapmış en birinci burçtur.
Dedim ya balık kadınıyım ben, balık diye..
Balık duygusallığının kadın duygusallığı ile birleşmesi sonucu ekstra bir duygusallık taşıyorum bünyemde..
Dokunsan ağlarım, o kadarım yani J
Haaa bir de hat safhanın ötesinde alınganımdır.
Buluttan nem kapmak için kapalı havayı beklemem.
Güneşin tüm şehri ısıttığı havada insanların sıcaktan mayışma keyiflerini umursayamadan(!)
önce bulutları var ederim gökyüzünde sonra da o bulutlardan kimsenin aklına gelmeyecek gelemeyecek damlaların hepsini nem yapar, kaparım.

Velhasılıkelam o uyumlu görüntümün altında zordur benimle yaşamak efendim hem de ne biçim zordur..
Bir yaşayan bilir.
Şu benimle yaşamak zordur cümlemin içine hassaslığımı katmıyorum bile..
Gayet neşeli olduğum neşem ile neşelendirdiğim bir günde hiç tanımadığım bir amcanın aksayan bacağını görüp, üzerine düşünerek ve düşünceyi geliştirip hisselleştirip derinleştirerek kendime bunalımlar yaratabilir, günü kendime zehir ettiğim gibi etrafımdakilere de zehir edebilirim.
Hamile bir kadın görüp, gördüğüm o tek sahneye sonu başı birbirinden farklı senaryolar yazıp ağlayabilirim.
Evet, evet bunların hepsini ben tek başıma yapabilirim.
Son olarak tüm bu özelliklerimin yansıması olan kırılganlığım vardır ki hiç sormayın..
Kırılabilirim ben hemen hemen her şeye.. 
Kırıldığım insanları suçlayabilsem yine neyse..
Suçladığım bütün kırgınlıklarımın sonuçları kendimi suçlayarak ve kendime kızıp son nokta olarak da kendime kırılarak vuku bulur.
Anlayacağınız kendi dünyasında yaşayan, gözü hep uzaklara dalan o hafif melankolik ağır çatlak kadınlardanım ben.

(...)

Yakın zamanda uzun zamandır varlığı hayatımda olan bir balık ile aynı denizde yüzme girişimine girdik.


Ahh ahhh! Balık âleminin çok çeşitli cinslerden oluştuğunu biliyordum ve herkesle anlaşabilecek
 –en azından uyum sağlayabilecek diyelim-
bir balığın sade ve sadece kendi aleminin farklı bir cinsli anlaşamayacağını çok çok çok iyi biliyordum.
Bilmek yetmedi ki balıklar aleminin farklı cinsten balığı ile aynı denizin içine girdim.
Sonu başından belliydi.
Beceremedik beraber yüzmeyi..
Farklılıklarımızdan ortak noktalar bulmaktı gayemiz, uç noktalarımızdan küçük büyük adımlar ile orta yolda buluşmaktı isteğimiz, beceremedik.

Beraber verdiğimiz karar ile ayrılığı ortak noktamız yaparak küçük bir sarılma eşliğinde dudaklarımızda bıraktığımız küçük öpücüğümüz ile veda ettik birbirimize..

Evinden çıkıp evime giderken üzgündüm.
Kırgınlığımı ise, iç rahatlaması derinden aldığım nefes sesi suretinde bastırmıştı bile..  
Kızmadım ona..
Beni sevdiğini zannetti..
Hatta belki kendince sevdi.
Ama herkesin sevgi kabı farklı demek ki..
Ortak noktamızda haklıydık ikimizde!
O beni kırar ben ise onu yorardım.

(...)

İki balık aynı denizde unuturlarmış birbirlerini..

İstedikleri ilgiyi birbirlerinden beklemek ile kalmayıp sakınırlarmış bir de birbirlerinden..

Korkarlarmış birbirleri suretinde en çok kendilerinden..

Hem  BALIK baştan kokarmış..  
Ve kokulara duyarlı olunmalıymış.

Bu balık kadını huzurunuzda bırakırken boş kağıda içinden geçenlerini bir de şarkı paylaşmak ister sizler ile..

Şimdilik ‘hoş’ça kalın..
Mutlu kalın…


2 yorum:

  1. Güzel şarkı... Blogunu yeni keşfettim canım çok beğendim paylaşımlarını Sevgiler.

    Banada beklerim:)
    http://amareteipsum.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  2. Hoş geldiniz sizde:) Teşekkür ediyoruz ve blogunuza hemen misafir oluyoruz:)

    YanıtlaSil